BRCA1 gibi meme kanseriyle bağlantılı olduğu bilinen genlerdeki bir mutasyon, mastektomi yaptırmayı seçen Hollywood oyuncusu Angelina Jolie’de meme kanseri riskini artırmıştı.
Ancak şimdi İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılar, keşfettikleri dört yeni gen olan MAP3K1, LZTR1, SAMHD1 ve CDKN2A’nın kadınların meme kanseri olma olasılığını beş kat artırabileceğini açıkladı.
HER 200 KADINDAN BİRİ…
Birleşik Krallık’ta yaklaşık her 200 kadından biri, bu genlerden ötürü potansiyel olarak risk grubunda bulunuyor.
Cambridge Üniversitesi’nden çalışmayı yöneten Profesör Doug Easton, “Meme kanseriyle bağlantılı ilk büyük genler, BRCA1 ve BRCA2, henüz 1990’larda keşfedildi, bu yüzden hala bilmediğimiz çok şey var.”
“Şu anda NHS’de ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlara genetik risklerini anlamak için sunulan kan testleri hayati önem taşıyor ve gelecekte bunları tüm kadınlara sağlamak mümkün olabilir.”
“Ancak meme kanseri için en önemli beş gen bile, kadınlardaki ailelerinden kalıtsal olarak artan riskin yalnızca yaklaşık yüzde 10’unu açıklıyor.”
“Bu da meme kanseri riski daha yüksek olan binlerce kadını bulmak ve onlara daha sık tarama sunmak için önemli bir adım. Bu, gelecekteki genetik testleri daha iyi ve daha kesin hale getirecek.” dedi.
DAHA FAZLA ARAŞTIRMAYA İHTİYAÇ VAR
Nature Genetics dergisinde yayınlanan çalışma, meme kanseri olan 26.000’den fazla kadının genlerini inceleyerek, hastalığı olmayan 217.000’den fazla kadının genleriyle karşılaştırdı.
Araştırmacılar, vücudun meme kanserini önlemek için önemli bir protein üretmesini durduracak veya proteinin düzgün çalışmamasına neden olacak hataları aradılar.
MAP3K1 adlı bir gendeki hatanın, nadir de olsa bir kadının meme kanserine yakalanma riskini beş kat artırabileceğini tahmin ettiler.
Kanada’daki Laval Üniversitesi ile birlikte yürütülen çalışma şu ana kadar yalnızca dört gen tanımladı, ancak 90 kadar yeni genin potansiyel olarak meme kanseriyle bağlantılı olabileceğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, bu 90 genden hangisinin gerçekten önemli olduğunu belirlemek için daha fazla sayıda kadın üzerinde araştırma yapılması gerektiğini belirtti.